Gücün erkeklikle eşdeğer görüldüğü biz gibi toplumlarda erkeklik organına atfedilen anlamlar uzun vadede önüne geçilemez formlara dönüşüyor. Genç oğlan henüz tuvalet eğitimini dahi tamamlamamış yaşta iken çevresindeki yetişkin erkekler tarafından pipisine ve onunla gelecek olan güce empoze ediliyor. "Oğlum göster amcalara pipini" "Oğlum pipi nerede pipi" gibi alaycı diyaloglara dahil olmak zorunda kalan oğlan verdiği masumane tepkilerle daha çok seviliyor, başı okşanıyor, sırtı sıvazlanıyor. Bir kere ile sınırlı kalmayan bu olay sıklıkla tekrarlanıyor. Ta ki oğlan sadece pipisiyle bile var olabileceğine ikna olana dek. Artık oğlan pipisiyle böbürlenebilir, pipisi olmayanlar üzerinde egemenlik kazanabilir...
Günümüzde kadına yönelik taciz, tecavüz, istismar, şiddet gibi sorunların nedenlerine indiğimizde eğitim eksikliğine takılıp kalıyoruz. Gelişen psikoloji bilimi yardımıyla çocukların hayatlarının ilk üç yılında edindikleri deneyimlerin yetişkinlik döneminde dünya ile etkileşimini etkileyeceğini bilmekteyiz. Çocuklara ahlaki kuralların aşılanması gereken bu yaşlarda konuyu sadece cinsel bölgesiyle sınırlayarak psiko-sosyal gelişiminin temellerinin atıldığı bu döneme bazı kesimler tarafından büyük hasar veriliyor. Neticesinde yeni nesil yinelenerek azılı cinsiyetçiler üretiliyor.
Konuyu daha geniş bir perspektifle incelemek istediğimizde güç ve sınırsız özgürlüğe sahip oğlan çocuklarıyla kız çocuklarını yan yana ele almak gerekir. Oğlanların gelecek hayatlarındaki cinsel kimliklerini etkileyecek boyutta çevresiyle iletişime girmesinin yanı sıra kız çocuklarının edindikleri tek tük bilgiyi hanedeki oğlana öğretilen erkek olmak oluşturuyor. Tanık olduklarını kafasında bütünleştiren kız çocuğu, henüz hayatın ilk yıllarında pasif ve bastırılan cinsiyet olmayı kabulleniyor ve bu durumu hayatının geri kalan yıllarına yayıyor.
Yaşımız ya da cinsiyetimiz her ne olursa olsun bilmeliyiz ki; bugün kollarımızın arasında büyüttüğümüz çocukların gelecek hayatlarını bizler şekillendiriyoruz. Bugün verilen eğitimin yarınların refahına olacağını bilerek hareket etmemiz dileğiyle...
Günümüzde kadına yönelik taciz, tecavüz, istismar, şiddet gibi sorunların nedenlerine indiğimizde eğitim eksikliğine takılıp kalıyoruz. Gelişen psikoloji bilimi yardımıyla çocukların hayatlarının ilk üç yılında edindikleri deneyimlerin yetişkinlik döneminde dünya ile etkileşimini etkileyeceğini bilmekteyiz. Çocuklara ahlaki kuralların aşılanması gereken bu yaşlarda konuyu sadece cinsel bölgesiyle sınırlayarak psiko-sosyal gelişiminin temellerinin atıldığı bu döneme bazı kesimler tarafından büyük hasar veriliyor. Neticesinde yeni nesil yinelenerek azılı cinsiyetçiler üretiliyor.
Konuyu daha geniş bir perspektifle incelemek istediğimizde güç ve sınırsız özgürlüğe sahip oğlan çocuklarıyla kız çocuklarını yan yana ele almak gerekir. Oğlanların gelecek hayatlarındaki cinsel kimliklerini etkileyecek boyutta çevresiyle iletişime girmesinin yanı sıra kız çocuklarının edindikleri tek tük bilgiyi hanedeki oğlana öğretilen erkek olmak oluşturuyor. Tanık olduklarını kafasında bütünleştiren kız çocuğu, henüz hayatın ilk yıllarında pasif ve bastırılan cinsiyet olmayı kabulleniyor ve bu durumu hayatının geri kalan yıllarına yayıyor.
Yaşımız ya da cinsiyetimiz her ne olursa olsun bilmeliyiz ki; bugün kollarımızın arasında büyüttüğümüz çocukların gelecek hayatlarını bizler şekillendiriyoruz. Bugün verilen eğitimin yarınların refahına olacağını bilerek hareket etmemiz dileğiyle...
aramıza hoşgeldiiiiin ne güzeeel sosyal konular yazarsın hep bizeeee :)
YanıtlaSilHoşbulduuuum :) Umarım, elimden geldiğince yazmaya devam edicem. Teşekkür ederim :)
Silson yazımda blogun vaar hihihi :)
YanıtlaSilÇok incesin teşekkür ederim :)
Sil